1 Şubat 2011 Salı

NEFRET ETMİYORUM



Hayat çok güzel. Yaşamak güzel. İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de ya da başka bir büyük şehirde yaşamak şahane! İnsan yaşama sevinciyle dolup dolup taşıyor(!)

Mesela ben yerlere tükürenlerden nefret etmiyorum. Çöpünü sağa sola savuranlara gülümsüyor, içimden “eline sağlık” diyorum. Sokakta bağıra çağıra ağzı dolusu küfredenlere “Senin o bal akan ağzını yerim” diyorum. Yağmur yağdığında su birikintisinden haşırt diye geçip sokakta yürüyenlerin üstüne su sıçratanları çok sempatik buluyorum. Yo hayır, yanılıyorsunuz. Ben şaka yapmıyorum.

Kilimini balkonundan silkeleyerek benim evime toz gübür dolduran taşralı üst kat komşumdan nefret etmiyorum. Gecenin bir körü sessiz sokağımızdan geçerken arabasındaki hoparlörleri patlatırcasına gürültü yapanlardan da nefret etmiyorum. Ben evde terlikle geziyorum ve parkelerim gıcırdıyor diye akşam 10’da kapıma dayanıp yaptığım gürültü(!) yüzünden beni azarlayan komşumdan nefret etmiyorum. Binamızın en alt katında oturan ve dört yaşındaki kart sesli kızı tüm mahalleyi ayağa kaldıran, buna rağmen kızını şımartmaya devam eden sonradan görme komşuma bayılıyorum.

İstanbul’un trafiği çok sakinmiş gibi ev büyüklüğünde arabayla gezen görmemişlerden nefret etmiyorum. Yollar babasının malıymış gibi oraya buraya Porche’sini bırakan yurdum insanından da son derece hoşnutum ayriyeten. Yaptığı yanlıştan ötürü kibarca uyarıldığında pompalı tüfekle adam öldüren kompleksli hemşehrilerimden de nefret etmiyorum. Bir gecede milyarlar harcayan “Playboy” takma adlı gençlerle, bu ülkenin bir evladı olarak gurur duyuyorum. Hele o saçları arkaya doğru jöleyle yapıştırıp gömlek yakalarını bellerine kadar açanlar yok mu… Onlara bir içim ısınıyor; vallahi de billahi de fokur fokur kaynıyorum.

Reyting uğruna televizyonları ahlaksızlık, başıbozukluk ve zevksizlikle dolduranlardan nefret etmiyorum. Şöhret uğruna ruhunu şeytana satanlardan nefret etmiyorum. Kolay yoldan para kazanmak için halkın huzurunu bozanlardan nefret etmiyorum. Bu ülkede adaleti bir takım bilinmeyen mercilerin sağlamasından gayet memnunum.

Ünlü bayanların ağız dalaşından nefret etmiyorum. Bazı kadın yazarların, kalemin kılıçtan üstün olduğunu unutup onu düdük zannetmesine kızmıyorum. Ne idüğü belirsiz insanların başımıza taç olmasından gocunmuyorum. Ciğeri beş para etmez cahillerin saf, temiz, eğitimli, donanımlı, kültürlü insanlardan daha çok kazanmasını ve itibar görmesini çok adil ve yerinde buluyorum.

Yalan söyleyenlerden, dostunu kazıklayanlardan, yetim hakkı yiyenlerden hiç mi hiç nefret etmiyorum. İnanın aklımdan geçmiyor. İyi kızlarla gezip hafif meşrepleriyle evlenen erkekleri de bağrıma basasım geliyor. Her türlü entrika, Bizans oyunu, palavraya kafası çalışan zeka küpü kadınları takdir ediyorum. Henüz kendisi birey olamadığı halde seri şekilde çocuk yapıp topluma “insan” kazandıranlara plaket vermek istiyorum.

Sokakları yaşanmaz hale, evleri korku tüneline, can ve mal güvenliğini efsaneye çeviren suçlulardan nefret etmiyorum. Geceleri pencerelerimi kapılarımı açık tutup, tüm değerli eşyalarımı ortada bırakmayı vatandaşlık görevi sayıyorum. Hırsızlar gece pencereye tırmanıp, gündüz kapımı kırıp evime girmezse “Benim neyim eksik ki?” diyorum. Yurt dışından kanun ithal ettiği için benim alaturka suç kültürümü bir türlü değiştiremeyenlerden, şehirleri Vahşi Batı’ya çevirenleri neredeyse ödüllendirenlerden nefret etmiyorum.

İşini iyi yapmayıp sadece maaş almak için mesai dolduranlara, naylon memuriyet yapıp ATM’den çalışanlara, vatandaşın sırtından vergi, harç, burç, hurç adı altında ya da başka şekilde tırtıklanan paralarla yalılar yatlar alanlara, fakir fukara aç bi’laç gezerken Halil İbrahim sofralarında iftar yemeği verenlere, seçim öncesi oyları toplayıp seçim sonrası ortadan kaybolanlara büyük hayranlık besliyorum. Ülkeyi peşin fiyatına taksitle elin gavuruna satanlara, milli sermayeye globalleri tercih edenlere, bu vatanı kanıyla canıyla inşa edenlerin kemiklerini sızlatanlara sonsuz saygı duyuyorum.

Yok yok! Aynen doğru yazdıklarım. Bir satırını bile inkar edemem. Yazdıklarımın sonuna kadar arkasında duruyorum. Her gün karşılaştığınız ve size rahatsızlık veren hatta cinnet geçirten bu gerçeklerden inanın ben nefret etmiyorum(!) Çünkü damarlarımda uzaylı kanı dolaştığına inanıyorum!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder