8 Mart 2012 Perşembe

MUŞAMBA 08.03.2012


Sevgili Muşamba,

Bu hafta yazımızı perşembeye erteledik. Neden mi? Çünkü dün yazıyı yazıp, ekleyip, gönder tuşuna basmayı unutmuşum. Tıpkı, fırına yemeği koyup açma düğmesine basmamış bir ev hanımı gibi, yemeğin pişmesini beklemişim saatlerce. Hehe, şaka şaka. Yok öyle bir şey. Dünya Kadınlar Günü’nü bekledim.


Sabah işe geldim, masamda kırmızı bir karanfil, kapında sırılsıklam, görürsen bir gün şaşırma. Sana sarı laleler aldım Japon pazarından… Neyse, gözünüz kalmasın. Sağ olsunlar, bu iş yerinde kadınları unutmuyorlar. Yılda bir gün çiçek verip gönlümüzü hoş ediyorlar işte.

Oysa kadınlar, yılın diğer günleri her türlü şeye maruz kalıyor şu hayatta, öyle değil mi? Memlekette kadının hali içler acısı. Bir toplum ne zaman adam olur, biliyor musunuz? Kadınları ihya olduğu zaman... Okuma yazma bilmeyen, aile içinde ve dışında şiddete maruz kalmayan tek bir kadın bile kalmadığı zaman… Çünkü, topluma yeni evlatlar kazandıran da kadınlar. İki üç tane sığınma eviyle, mahalle arasına göstermelik el sanatları kursu açmakla ihya olmaz kadınlar. Zihniyet değişmeli. Bunun için de yasalarda ciddi değişiklikler yapılmalı ve bunlar topluma çok iyi anlatılmalı.

Neyse ki kadına şiddet uygulayan kişilere elektronik kelepçe veya bileklik takılmasına imkan sağlayan kanun tasarısı, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Tabii, uygulanabilirse… Zaten önce tasarının cumhurbaşkanının onayında geçip yasalaşması gerekiyor. Şimdiden hayırlı olsun. Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun.

* * *

Bu kış sesim mahvoldu. Her geçen gün biraz daha çatallandı, en sonunda rahmetli Laura Branigan’a benzedi. "You take my self control" dediğimde fark ettim. Önce, “Dumandan gevremiş, tütsülenmiş sesimle Adele'e rakip olabilirim. Eurovision’da Can Bonomo'ya vokal mi yapsam?” diye düşündüm. Çünküm, ne yazık ki uykuda geçirdiğim süre haricinde bütün gün etrafımda fosur fosur sigara içiliyor, İstanbul'un havası zaten duman… Duman da benim sesime iyi gelmiyor. Zaten Duman gurubunu da sevmem. Yazın gayet iyiyim. Kaloriferler yanmaya başladığından beri buğulu bi' sese sahibim. Tahriş edici…


Sigara demişken, Türkiye'de 1925 yılında 2 milyar 420 milyon adet olan sigara tüketimi yıllar içinde atarak 1999 yılında 114 milyar 400 milyon adete ulaşmış. Sigara tüketimi, 2000 yılından itibaren başlayan düşüşle 2011 yılında 91 milyar 210 milyon âdete kadar gerilemiş. Vay arkadaş, sigara içmesek demek ki memleketin havası daha temiz olacak, heee.

Bu arada, bilmiyorsanız söyleyeyim: Alkol ve sigara birlikte içilirse daha zararlı oluyor; ağız içi, gırtlak, yemek borusu, karaciğer ve pankreas kanserlerine davetiye çıkarıyormuş. İçmeyin diyoruz o kadar, boşuna demiyoruz. İlla birilerinin akciğerlerinizi dışarı çıkarıp size göstermesi lazım, değil mi? Bakın, sahte alkol üreticileri bile sizi sizden daha çok düşünür olmuş. İnsafa gelmişler, millet ölmesin, sürünsün diye sahte içkiye daha az alkol, daha fazla su katmaya başlamışlar.

Sahte alkol üreticilerini tutuklamışlar, hapse koymuşlar. Ortaçağ usulü endüljans satanları da tutuklamışlar. Fakat bence, cennetten tapu alabileceğine inandığı için para ödeyenleri de tutuklamalılar. Adam, 'cennetten arsa veriyoz, ev veriyoz!' diye 11 kişiyi kandırıp, 6 milyon lira çarpmış. Her saf, kendi uyanığını yaratır. Ona inananın hiç mi suçu yok? Üstelik, o 11 kişiden biri de emekli öğretmen. Onca insan yetiştirmiş. Bu saflıkla, ne olacak bu memleketin hali, şahsen çok merak ediyorum. Kesin başıma bi'şey gelecek. Ne de olsa, insanın başına ne geliyorsa ya meraktan ya da...

Muşamba’yı bitirirken sizi kargalarla baş başa bırakıyorum. Candan Erçetin'in uyanık olmayı öğütlediği şarkısı... Bugünlerde dikkatle dinlemeye ihtiyacımız var. Gözlerimiz net görmez oldu sevgili Muşamba. Hakemin gözüne gözlük! They take our self control, diyorum size inceden. Öperim yanağınızın kulaklarınıza yakın kesiminden. Yer yer ıslak öperim.



P.S: Sol üstte yer alan ankete de bir tık atalım plz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder