20 Nisan 2011 Çarşamba

AYCAN TÜRK’ÜN SUÇU NE?


Hollywood dizilerine bayılıyorum. Komediyse 25 dakika, dram ya da maceraysa 40, bilemedin 50 dakika sürüyor bir bölüm. Senaryo akıcı. İzlerken sıkılmıyorsun, bir sahnede dakikalarca beklemiyorsun, olaylar hızla akıyor diye de dizi hemen bitmiyor. Olayların ardı arkası gelmiyor. 10 sezon kadar sürebiliyor bir dizi. Malzeme bol. Aynı kısır döngü üzerinden her hafta 90 dakika baymıyor izleyiciyi. Bir sezonda sıkılıp bırakmıyorsun diziyi.
Türk televizyonlarındaki yerli dizileriyse sevmiyorum. Takip edesim gelmiyor. Bütün akşamımı angaje edecek kadar vaktim yok. Bizde son birkaç yıldır moda oldu 90 dakikalık diziler. Reklamı, özeti derken üç saat ekrana hapsoluyorsun. Eski dizileri hatırlıyorum da, TRT’nin tek kanal olduğu dönemi… O zaman bu kadar uzun değildi hiçbiri. Çok sürükleyiciydi üstelik. Baymazdı. 6, 13 veya 26 bölüm sürer, efendice biterdi. Çünkü, senaryo ona göre yazılırdı. Dizinin başı yayınlanırken sonu belli olurdu.
Günümüz dizileri tam tersi. “Bir başlayalım da bakalım, Allah ne verdiyse yazarız senaryosunu. İzleyicinin tercihine göre uzatırız, kısaltırız. Baktık olmadı, yeni karakterler ve hikayeler ekler, diziyi tekdüzelikten kurtarırız” diyerek yola çıkılıyor gibi bir tablo var ortada. Bir kere, önüne gelen senaryo yazmaya başladı. Her kanalda hemen her akşam bir dizi var. Üç bölümde istenileni vermeyen dizinin dördüncü bölümü görme şansı yok. Nasılsa yeni dizi sırada bekliyor. O olmadı, sıradaki...
Bizde dizi sektörü- ki evet, hakkını yemeyelim, binlerce kişiye ekmek dağıtan koca bir sektör haline geldi- arap saçına dönmüş durumda. Yapımcılar, her ne kadar son düzenlemeyle süresi kısalsa da, reklam pastasından koca pay kapabilmek, reytingleri tavan yaptırmak için her türlü numarayı kullanmaktan çekinmiyorlar. Dizinin hangi karakteri daha çok seviliyorsa onun rolü daha fazla yazılıyor, sevilmeyenler geri çekiliyor. Oyuncunun özel hayatı kötü gidiyorsa diziden hemen şutlanıyor, senaryo icabı ya ölüyor, ya yurtdışına okumaya gönderiliyor vs.
Buradan şuna varmak istiyorum: Bizim dizileri aslında yapımcılar değil, izleyiciler yapıyor. “İzleyicinin dediğini yapmazsak reytingimiz düşer, kanal bizi yayından kaldırır” korkusuyla, izleyici ne derse ona göre gelişiyor senaryo. Yani hikayeyi yazarken aslında sonunu da yazarsınız ya, işte dizilerin senaryoları öyle olmuyor. Belki birkaç olası final tasarlanıyor ama dizi hep, izleyicinin arzu ettiği şekilde ilerliyor. Final senaristin gönlüne göre olsa bile, artık izleyici kontrolü ele geçirmiş oluyor. Zaten diziye bir devam filmi falan çekilecekse gene izleyiciye teslim o dizi.
Bütün diziler böyledir, demek haksızlık elbette. Senaristin zekasıyla süren, reyting kaygısını bir kenara bırakıp olması gerektiği gibi ilerleyen pek çok dizi de var. Ve izleyici de onları gerçekten beğeniyor. O dizilere dikkat edin, bir karakter dizide yardımcı rol ise, dizi boyunca öyle gider. İzleyici seviyor diye on bölüm sonra başrole geçmez. Ya da gıcık olduğunuz tipleme, izleyici istemedi diye durduk yere ölmez. Gıcık ola ola izlersiniz onu, ama dizinin bir yerinde cezasını çektiğini görürsünüz.
İşte, birkaç istisna dışında, izleyicinin şekillendirdiği senaryolar ve uzayıp giden süreler yüzünden yerli dizi izleyemiyorum. Bir sahneyi 15 dakika boyunca izlemeye tahammül edemiyorum. Reklam arasından sonra 5 saniye süren ve sonu gelen dizileri sevmiyorum. Dizi başlamadan önce en güzel saatte özetini izleyip, yeni bölümü uyuklaya uyuklaya izlemekten hoşlanmıyorum. Saatlerimi ekran başında harcamak tarzım değil. Yapacak daha önemli işlerim var. Yapsınlar bana 40 dakikalık az ve öz dizi, izleyeyim. Cnbc-e’nin ithal dizileri tam bana göre, baymadan, sıkmadan, üstelik beynimi ve ruhumu besleyerek ekrana bağlıyor beni, uyuşturmadan bitiriyor. Onca insan üç saatlik dizi seviyor tamam da, benim suçum ne ki adam kadına evlenme teklif etsin diye 20 hafta bekleyeyim?
Neyse ki birileri hem benim gibi izleyicileri hem de her hafta 90 dakikalık bölüm çekmekten yorgun düşen dizi emekçilerinin feryadını duydu da, yeni sezaonda dizi sürelerinin de kısalması gündeme geldi.

1 yorum:

  1. bu yazıyı 20 nisanda yazmıssınız.. dizi sürelerinde azalma oldu mu o zamandan beri sormak istiyorum ?? ben tv çok seyretmiyorum da.. merak ettim :)

    YanıtlaSil