Merhaba,
Bu sabah güne nasıl başladınız? İçinize dolan güneş ışığının şarj ettiği bataryanızla enerjik ve zinde mi, yoksa yağmurun kararttığı ruhunuzun depresifliğiyle mi? Ya da belki güneşi sevmiyorsunuz siz veya yağmurla mutlu ve enerjik hissediyorsunuz.
Yağmurlu cumartesileri severim. Sağanak yağışın çil yavrusu gibi dağıttığı kalabalıkların içinde şemsiyesiz ve yağmurluksuz olarak, ıslana ıslana sokaklarda yürümeye bayılıyorum. Hele ki bir de rüzgar deli deli esmiyor ve yağmur yere paralel yağmıyorsa... Hava da ılıksa, bir bahar yağmuruysa yağan, kilometrelerce koşmak, sevgilime “sana köleyim” demek, arkadaşlarımla çılgın planlar yapmak, bir mağazaya girip fütursuzca para harcamak veya satırlarca yazmak istiyorum. Yağmur bana ilham veriyor.
İlham denen şey, insanı nasıl da motive ediyor ve çoğu zaman yapmaya üşendiği şeyler için teşvik ediyor... O ilham ki insana tuğla kalınlığında roman yazdırır, kilometrelerce uzunlukta şiir döktürtür veya ulusların kaderini değiştirecek devrimler yaptırır. Benim bu yazıda bahsedeceğim ilham, belki de bir ulusun makus talihini kökten değiştirebilecek nitelikte.
Dünyanın en büyük spor organizasyonu olan Olimpiyat Oyunları, çok önemli bir projeye vesile olmaya hazırlanıyor. Londra 2012 Olimpiyat Oyunları ve Paralimpik Oyunları kapsamında oluşturulan “Çocuk ve Gençlerin Oyun, Beden Eğitimi, Spor ve Fiziksel Etkinlik Yoluyla Gelişimlerinin Desteklenmesi Projesi” Trabzon, Erzurum ve Mersin’de bilgilendirme ziyaretleri ve toplantılarıyla başladı. Projeye “İlham” adını vermişler.
İlham’ın amacı, çocukların ve gençlerin olimpiyatların ruhundan ilham alarak oyun ve spor aracılığıyla hayatlarında zenginlik yaratmalarını sağlamak. Özellikle, dezavantajlı veya engelli çocuk ve gençlerin de sosyal hayata dahil olmalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Proje aynı zamanda, spor ve oyunu liderlik özelliklerini geliştirmeye faydalı olacak bir araç olarak görülüyor. Çocuk ve Gençlerin Oyun, Beden Eğitimi, Spor ve Fiziksel Etkinlik Yoluyla Gelişimlerinin Desteklenmesi Projesi İlham, Londra 2012 Uluslararası Eğitim Programının bir parçası olarak, Londra Olimpik ve Paralimpik Oyunlar Organizasyon Komitesi ile birlikte UK Sport, British Council ve UNICEF İngiltere’den oluşan bir İngiliz paydaşlar grubunun desteği çerçevesinde oluşturulmuş bir program.
Türkiye’de projenin uygulanmasında, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Genel Müdürlüğü, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi da projeye dahil olan paydaşlar arasında.
İlham ile ilgili anlatabileceklerim şimdilik bunlar. Konuyla ilgili kimseler zaten vakti geldiğinde detaylı bir bilgilendirme yapacaklar. Yıllardır kanayan yaramız olan, memleketin bütün sorunlarının müsebbibi olarak gördüğümüz eğitim meselesine el atacak olan bir proje bu. Çocuklar artık hep bir ağızdan ilahi söyler gibi ezberlemek yerine, oyun oynayarak öğrenecekler. Yani, müfredat ve sistem komple değişecek.
Yıllardır, sizin, benim, şimdiki çocukların zamanında bile, bütün bilgileri ezberleyerek soktuk kafamıza, değil mi? Daha doğrusu, soktular. Sayfalarca tekrarladık aynı kelimeleri yazılışlarını, öğrenebilelim diye. Sayfalarca yazdık aynı işlemi, öğrenmek için. Kerrat cetvelini ezberleyelim diye bin takla attık; hala öğrenemeyen var. Ee? Sonuç? Üniversite mezunu olduğu halde Cumhuriyet kaç yaşında bilmeyenimiz var. Adam unutmuş tarihi, ne yapsın? Ona öğretende kabahat. Demek ki bir yerde hata var, yanlış var. Eğer doğru yöntemi kullanırsanız, en zeka yoksunu beyne bile, en temel bilgileri, hiç unutmayacağı şekilde öğretebilirsiniz. İlham’ın çıkış noktası da bu zaten.
Projenin tasarımcıları, ağaç yaşken eğilir, diyor. Bir insan çocukluğunda ne öğreniyorsa, o bilgilerle devam ediyor hayatı. Yani size küçüklüğünüzde 2x2=5 öğretilirse, hayat boyu bunu böyle bilirsiniz. Aklınıza gelmez belki bilginin doğru olup olmadığını araştırmak. Tesadüfen bir yerlerde başkalarının da aynı işlemi yaptığını ve farklı bir sonuç bulduğunu göreceksiniz ki, bilginizi güncelleyebilesiniz. Tabii, önce kendi bilginizin yanlış olduğunu görerek… Ama olsun, bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp. Öyle de, en basit şeyleri bari ilkokulda adam gibi öğrensek de, koskoca adamlar kadınlar olmuşken, yanlış veya eksik bilgilerimizle rezil olmasak. Ya da cahilliğimizle, kendi çocuklarımızın da kaderini kendimizinkine benzetmesek…
İşte İlham, çocukları, en kolay anlayabilecekleri ve öğrenirken eğlenebilecekleri, pardon yanlış oldu, oynarken öğrenebilecekleri bir eğitim yaklaşımıyla yaşken eğecek. Çocuğun en kolay iletişim kurabildiği yöntem olan oyunlarla, ona verilen mesaj en doğru ve kalıcı biçimde beynine yerleşecek.
Proje şimdi size ütopik gelebilir. Ama, kamuoyuyla paylaşıldığınıda detaylarını öğrenecek ve eğitim sistemimizde nasıl bir devrim yapacağına inanamayacaksınız. Ve hayata geçtiğinde de gerçekleştirebileceği mucizelere hayranlıkla tanık olacaksınız. Hemen bir iki yıl içinde değil, belki on yıl sonra toplamaya başlayacağız meyvelerini ve bir nesil sonra kaderimiz değişmeye başlamış olacak. Okulu seven, öğrenmeye hevesli ve mutlu çocuklarımız olacak. Fazla mı iyimser buldunuz beni? İnanın, projenin kendisi zaten böyle. Biraz sabır… 2011, İlham’ın yılı olacak.
İlhamın nerede ve ne zaman geleceği belli olmuyor işte. Bize de spor sayesinde geliyor. Türkiye’ye Olimpiyat Oyunları gelmiyor olabilir, ama rüzgarı eğitim sistemimizin dallarını kımıldatacak. Kim bilir belki ülkemiz, olimpiyatlara ev sahipliği yaptığında İlham, bizden çok ileride, aydınlık, pırıl pırıl bir nesil yetiştirmiş olacak. Atalarının makus talihini yenmiş bir nesil, böylesine büyük ve Türkiye’nin yıllardır hayalini kurduğu bu dev olayı düzenliyor olacak.
Etrafınıza bakmaya, basını takip etmeye devam edin. Bu projeyi yakında duyacaksınız. İlhamın nerede ve ne zaman geleceği belli olmaz. Ben size önceden çıtlatayım dedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder